Uzun zaman önce, halk, Rabbin mucizevi yardımları ile Mıısr'dan çıkıp çöle girdikleri ilk günlerde, İsrailoğulları, Tanrı'nın İbrahim'e vaat verdiği topraklara girmeye teşebbüs etmişlerdi. Hatta Musa, oniki casusu vaad edilen ülkeye göndermişti. Bu casuslar, ülkeye göz atıp, oraya girip giremeyeceklerini karar vereceklerdi. Bu casuslar, ülkenin insanlarının korkutucu olup olmadığına, toprağın verimli olup olmadığına ve ülkenin girilmeye değer bir yer olup olmadığına dair fikir edineceklerdi. Ne var ki, Rab onların ülkeye girmelerini buyurduğu ve onlarla bu süreçte beraber olmaya söz verdiği halde, oniki on casustan onu, geri döndüklerinde Musa’ya ve halka olumsuz yorumlar yaparak, halka bu girişimlerinden vaz geçmelerini söylediler. Halk bu beyandan sonra, ülkede yaşayan insanların gücü ve büyüklüğünden korkarak, keske Mısır'da kalsaydık diye Musa’ya şikayet etmeye başladılar. Buna karşın, casuslardan Yeşu ve Kalev diğer casuslardan çok farklı düşünmekteydiler. Yeşu, “Oraya gidip ülkeyi ele geçirelim. Kesinlikle buna yetecek gücümüz var” dedi. Maalesef halk Tanrı'ya güvenmemişti. Halk, Yeşu ve Kalev yerine kötü yorum yapan casuslara kulak vermişti. Halkın bu imansızlığı ve itaatsizliğinden dolayı Tanrı onları kırk yıl çölde dolaştırarak cezalandırdı ve İsrailoğullarının, vaad edilen topraklara girmesine izin vermedi. .
Aradan kırk yıl geçmişti. Musa dahil olmak üzere, Mısırdan çıkan kuşağın erkeklerinin hepsi ölmüştü. Sadece Yeşu ve Kalev sağ idiler. Tanrı, Musa'nın yerine halkın başında durmak üzere Yeşu’yu seçti. Tanrı Yeşu’ya, “Ayak basacağınız her yeri size veriyorum. Güçlü ve yürekli ol. Çünkü halkı, atalarına vereceğime ant içtiğim ülkeyi miras almaya sen götüreceksin. Korkma, yılma. Çünkü Tanrın RAB gideceğin her yerde seninle birlikte olacak”
İsrailliler önce, vaat edilen Kenan ülkesinin sınıra yaklaşıp, uzaktan görünen Eriha kentini incelediler. Sonra Yeşu ülkeye gizlice casuslar gönderdi. Bu casuslar, kente girip Rahav adında bir fahişeyle karşılaştılar. Rahav, kentin içinde olup bitenlere hâkim ve her şeyden haberdar bir kadındı. Ülkesinin, Rab Tanrı ve halkının eline geçeceğini sezdiği için, casusları Eriha kralından gizleyerek, onların yakalanmasını önledi. Rahav’a minnettar olan casuslar, onun ve ailesinin olacak felaketlerden kurtulacaklarına dair ona söz verdiler. Sonra, casuslar kaçarak halka döndüler ve yaşadıklarını Yeşu'ya anlattılar. Casuslar, “RAB gerçekten bütün ülkeyi elimize teslim etti. Orada yaşayan herkesin korkudan dizlerinin bağı çözüldü” dediler.
İsrailoğulları, sınırdaki Ürdün nehrinden geçerek, orada beş gün boyunca kurdukları ordugahta kaldılar. Fısıh Bayramını kutladılar. Bayramın ertesi günü, ülkenin ürününden mayasız ekmek yaptılar. Rab'bin çölde mucizevi şekilde sağladığı, her gün yedikleri man adlı ekmek o an kesildi. Gökten sağlanan mana artık gerek olmayacaktı. İsrailoğulları, artık çölde dolaşan, toprağı olmayan bir halk degil, Rabbin söz verdiği ülkede Rab ile yaşayan bir halk olacaktı. Artık zafer zamanıydı! Ancak bir sorun vardı. Eriha büyük bir şehirdi ve büyük surlarla çevrelenmiş kent ve halkı ooldukça korunaklıydı.
Yeşu, bir kez daha Eriha'yı gözlemlemek üzere yola çıktı. Yolda, kılıcını çekmiş bir adam gördü. Ona yaklaşarak, “Sen bizden misin, karşı taraftan mı?” diye sordu. Adam, “Hiçbiri” diye cevap verdi. Adam, “Ben RAB’bin ordusunun komutanıyım. Şimdi geldim” dedi. Yeşu buna çok şasırdı ve, “Efendimin kuluna buyruğu nedir?” diye sordu. Adam, “Çarığını çıkar. Çünkü bastığın yer kutsaldır.” dedi ve akabinde, savaşı nasıl kazanacaklarını Yeşu'ya anlattı.
RAB, Yeşu’ya, “İşte Eriha’yı, kralını ve yiğit savaşçılarını senin eline teslim ediyorum” dedi, “Siz savaşçılar, kentin çevresini günde bir kez olmak üzere altı gün dolanacaksınız. Koç boynuzundan yapılmış birer boru taşıyan yedi kâhin sandığın önünden gitsin. Yedinci gün kentin çevresini yedi kez dolanın; bu arada kâhinler borularını çalsınlar. Kâhinlerin koç boynuzu borularını uzun uzun çaldıklarını işittiğinizde, bütün halk yüksek sesle bağırsın. O zaman kentin surları çökecek ve herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girecek.”
İsrailoğulları, Tanrı’nın söylediği her şeyi harfiyen yaptı. İsrailoğulları, altı gün boyunca kentin çevresini dolandı. Yedinci gün, yedi kez dolandı ve bütün halk yüksek sesle bağırdı. O an Eriha'nın kocaman surları yere yıkılıp düştü! Yerle bir oldular! Bir tek Rahavı’n evinin barındığı yer sağlam durdu. Yeşu Rahav ve ailesinin canını bağışladı. Rab Tanrı halkı için büyük bir zafer kazandı. Vaat edilen toprağa gidip ele geçirdiler.